15 yıl önce ABD’li bir öğrencinin kurduğu Facebook, günümüzün en büyük teknoloji tekellerinden birisi haline geldi. Kendi kimliklerimizi, kişisel ilgi alanlarımızı yıllar boyunca Facebook’un maviş arayüzün aktardık. Arkadaşlarımızla sanal bir ortamda buluşmak ve konuşmak, onlarla özel anlarımızı paylaşmak hoşumuza gitmişti. Sonra Twitter ve Instagram ve YouTube derken sosyal medya, geleneksel medyayı alaşağı etti. Artık televizyon izlemiyor telefonlarımıza bakıyoruz. Artık haber programları yerine Google’ın ilgi alanlarımıza göre sunduğu haberlere göz atıyoruz. Artık ana sayfa akışında, bize uygun olduğu düşünülen şeyleri görüyoruz. Artık, sosyal medya mecralarında onbinlerce firmanın reklamları için birer hedef konumundayız. Geçtiğimiz günlerde Facebook’un ana uygulaması dahil Instagram ve WhatsApp’da 5-6 saatlik erişim sorunu yaşandığında, sosyal medyanın bizden neler alıp götürdüğünü fark etme şansı yakaladık. Elbette sosyal medya ve reklamlar tamamen kötü şeyler değiller. Günümüzde pek çok dinamik, bu ortamlara bağlı olarak gelişim gösteriyor. Her şeye rağmen son birkaç yıldır ipin ucu fazlasıyla kaçmış durumda. Cambridge Analytica skandalıyla milyonlarca insanın kişisel bilgilerinin çalınması büyük bir örnekti, bir anda işin karantık tarafını görmüştük. Telefonlarımız yanımızda değilken endişe hissettiğimiz (nomofobi), olup bitenden habersiz kaldığımızda yaşadığımız endişe durumu (fomo) bilimsel olarak literatüre gitmiş olan hastalıklar. Artık “dijital detoks” adında tekniklerle sosyal medyanın etkilerinden kurutulup, gerçek hayata dönmeye çalıştığımız bazı teknikler popülerleşiyor.
Kaynak : https://www.webtekno.com/tek-soruluk-dev-anket-favori-sosyal-medya-uygulamaniz-hangisi-h64975.html